Arama
En son konular
Kendini Algılama Teorisi
Okulum Benim :: Lise 1-2-3-4 :: Felsefe
1 sayfadaki 1 sayfası
Kendini Algılama Teorisi
Kendini Algılama Teorisi
1970'li yıllarda Bem tarafından formüle edilen bu teori (self-perception theory), bireylerin kendilerini daha iyi tanımayı nasıl öğrendiklerini konu almaktadır. Atıf konusunda benliğin analizinde önemli bir katkı sağlayan bu teori, iki postülaya dayanmaktadır:
Bireyler, kendi tutumlarını, duygularını ve benzeri içsel durumlarını, kendi davranışlarından ve bu davranışların içinde yer aldığı koşullardan hareketle yordayarak tanırlar.
İçten gelen işaretler belirsiz, zayıf ve güç yordanır oldukları ölçüde birey, işlevsel olarak, tıpkı bir dış gözlemcinin konumundadır, yani o da kendisini tanıma çabasında iken, dış gözlemcinin ona baktığı gibi bakar ve dışa yansıyan işaretlerden çıkarsama yapar.
Özetle bu teori, insanın kendisini bir gözlem objesi gibi aldığını ve kendi tepkilerine ve tutumlarına bakarak yorumda bulunduğunu öne sürmektedir. Kendini algılama teorisi, bilişsel çelişki teorisine ve bireyin kendine atıfları konusuna getirdiği farklı bakış ya da katkılar bakımından da sıklıkla tartışılmaktadır.
Bem, bireyin tutumuna aykırı bir davranış yapmasının, onda iç gerilimi azaltmaya yönelik bilişsel bir çabaya yol açtığı fikrini temelsiz bulmaktadır. Ona göre bu durumdaki birey, kendi davranışını ve onu buna iten koşullan irdeler; en çok ücret ya da ödül alanların, tutum değişikliğine gitmemesini, buna karşılık az ücret veya ödülü az olanların tutum değiştirmesini doğal bulur.
Festinger ve Carlsmith'in deneyinde denekler, davranışlarını ödülün sonucu gibi algılamakta ve dolayısıyla kendi gerçek tutumlarını yansıtmamaktadır. Eğer buna aykırı davranmışsa, önemli düzeyde bir Ödül aldığı içindir. Bern'e göre dış gözlemcilere, bu deneklerin davranışı ve deney koşulları açıklansa, onlar da aynı davranışları ortaya koyarlar.
Nitekim Bem, gözlemci deneklere (aktör değil) durumun verilerini sunarak aktör konumundaki deneklerin ne tür çıkarsamalar yapacaklarını sorar. Bern'in denekleri (gözlemci), gerçek deneklerle aynı sonuçlan gösterirler (Bem, deneyinde, gözlemci deneklere, aktör deneklerin ilk tutumlarını belirtmemiş olması dolayısıyla eleştirilmiştir).
1970'li yıllarda Bem tarafından formüle edilen bu teori (self-perception theory), bireylerin kendilerini daha iyi tanımayı nasıl öğrendiklerini konu almaktadır. Atıf konusunda benliğin analizinde önemli bir katkı sağlayan bu teori, iki postülaya dayanmaktadır:
Bireyler, kendi tutumlarını, duygularını ve benzeri içsel durumlarını, kendi davranışlarından ve bu davranışların içinde yer aldığı koşullardan hareketle yordayarak tanırlar.
İçten gelen işaretler belirsiz, zayıf ve güç yordanır oldukları ölçüde birey, işlevsel olarak, tıpkı bir dış gözlemcinin konumundadır, yani o da kendisini tanıma çabasında iken, dış gözlemcinin ona baktığı gibi bakar ve dışa yansıyan işaretlerden çıkarsama yapar.
Özetle bu teori, insanın kendisini bir gözlem objesi gibi aldığını ve kendi tepkilerine ve tutumlarına bakarak yorumda bulunduğunu öne sürmektedir. Kendini algılama teorisi, bilişsel çelişki teorisine ve bireyin kendine atıfları konusuna getirdiği farklı bakış ya da katkılar bakımından da sıklıkla tartışılmaktadır.
Bem, bireyin tutumuna aykırı bir davranış yapmasının, onda iç gerilimi azaltmaya yönelik bilişsel bir çabaya yol açtığı fikrini temelsiz bulmaktadır. Ona göre bu durumdaki birey, kendi davranışını ve onu buna iten koşullan irdeler; en çok ücret ya da ödül alanların, tutum değişikliğine gitmemesini, buna karşılık az ücret veya ödülü az olanların tutum değiştirmesini doğal bulur.
Festinger ve Carlsmith'in deneyinde denekler, davranışlarını ödülün sonucu gibi algılamakta ve dolayısıyla kendi gerçek tutumlarını yansıtmamaktadır. Eğer buna aykırı davranmışsa, önemli düzeyde bir Ödül aldığı içindir. Bern'e göre dış gözlemcilere, bu deneklerin davranışı ve deney koşulları açıklansa, onlar da aynı davranışları ortaya koyarlar.
Nitekim Bem, gözlemci deneklere (aktör değil) durumun verilerini sunarak aktör konumundaki deneklerin ne tür çıkarsamalar yapacaklarını sorar. Bern'in denekleri (gözlemci), gerçek deneklerle aynı sonuçlan gösterirler (Bem, deneyinde, gözlemci deneklere, aktör deneklerin ilk tutumlarını belirtmemiş olması dolayısıyla eleştirilmiştir).
DARK- Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 204
Rep Puanı : 556
Kayıt tarihi : 19/10/10
Yaş : 27
Nerden : İzmir
Okulum Benim :: Lise 1-2-3-4 :: Felsefe
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Kas. 19, 2010 3:10 pm tarafından Admin
» Öneri Ve Görüşleriniz
C.tesi Ekim 23, 2010 12:48 pm tarafından DARK
» Sofistler
C.tesi Ekim 23, 2010 12:35 pm tarafından albeni
» TÜRKİYE'NİN BAŞLICA OROJENİK OLAYLARI VE PALEOCOĞRAFİK EVRİMİ
C.tesi Ekim 23, 2010 12:34 pm tarafından albeni
» Aşkta totalitarizm
C.tesi Ekim 23, 2010 12:06 pm tarafından DARK
» Militarizm
C.tesi Ekim 23, 2010 12:04 pm tarafından DARK
» Akdeniz Üniversitesi
C.tesi Ekim 23, 2010 11:56 am tarafından DARK
» Adnan Menderes Üniversitesi
C.tesi Ekim 23, 2010 11:50 am tarafından DARK
» Abant İzzet Baysal Üniversitesi
C.tesi Ekim 23, 2010 11:50 am tarafından DARK
» üniversite rehberi
C.tesi Ekim 23, 2010 11:47 am tarafından DARK
» Kiracu Hukuku Tahliye Davaları / Tahliye Davaları Hakkında
C.tesi Ekim 23, 2010 11:45 am tarafından DARK
» KİRA KONTRATI NASIL OLMALI?
C.tesi Ekim 23, 2010 11:44 am tarafından DARK
» TAHLİYE DAVALARI
C.tesi Ekim 23, 2010 11:41 am tarafından DARK
» Devlet(ler)in koruyucu ve kollayıcı gücü
Cuma Ekim 22, 2010 7:19 pm tarafından DARK
» Punk İdeolojisi
Cuma Ekim 22, 2010 7:18 pm tarafından DARK